Türk plastik sektörünün geleceği Horizon 2020’de

Avrupa’da ikinci, dünyada ise beşinci sırada olduğumuz plastik sektörü her gün ivmelenerek gelişim göstermektedir. Bu hızlı değişime ayak uydurmak sektörde çağdaş ve rekabetçi olabilmemizin en önemli koşuludur. Sektördeki konumumuza rağmen ne yazık ki, üretimimizin ve ihracatımızın büyük bir kısmı katma değeri düşük ürünlerden oluşmakta. 2014 yılında Gayrisafi Milli Hasılamızın (GNP) %4’ünü oluşturan plastik sektörü, Türkiye’nin yıllık savunma bütçesinin yaklaşık iki katını kapsamaktadır. Bu sebepten dolayı Ar-Ge çalışmalarına önem verip katma değeri yüksek ürünler üretme çabasına girmeliyiz.

Bu çabalardan biri Ankara’da can buldu. Mine Plastik geçen sene başvurusunu gerçekleştirmiş olduğu, Avrupa Birliği‘nden destek gören HORIZON 2020 kapsamından DAFIA (Proje numarası 720770) adlı proje ile tek Türk firması olarak 200.600 Euro hibe aldı ve ilk toplantı Belçika’nın Gent şehrinde gerçekleşti. Proje koordinatörlüğünü İspanya –Valencia’da bulunan AIMPLAS yürütmekte ve toplam 14 ortak (üniversiteler, araştırma merkezleri, endüstriyel kuruluşlar) farklı rollerde görev almakta. 2010 yılında kurulan ve toplam 14 çalışanı ile KOBİ olan Mine Plastik Ankara’da Masterbatch ve plastik katkı maddeleri üretiyor. Bu proje kapsamında 9.iş paketi öncülüğünde (proje tanıtımı ve toplumun bilgilendirilmesi-ulusal ve uluslararası tanıtım fuar ve seminerlerine katılımın sağlanması) çıkacak ürünün sanayi sektörüne dönüştürülmesi konusunda rol alacak.

DAFIA projesibio-degredable ürünler üretebilmek üzerine oluşturulmuş bir proje. Proje sonunda Türk plastik sektörü doğada çözünebilen ürünlerden oluşan yanmaz katkı malzemesi (Flame Retardant), özellikle otomotiv sektöründe kullanılması hedeflenen bio-degredable özelliği olan Poliamid, yine aynı geri dönüşüm malzemelerinden üretilecek olan paketleme ürünleri ile tanışma fırsatına sahip olacak.

Bio Base Europe Pilot Plant (BBEPP) VZM Belçika’nın Gent şehrinde kurulmuş bir araştırma merkezinde gerçekleştirilen toplantı sonrasında, Mine Plastik’in kurucu ortaklarından Emin Semih ONAR, Türkiye ve Avrupa’daki plastik sektörü farklılıkları hakkında şu şekilde açıklama yaptı: “Şirketin üst düzey yöneticilerinin açıklamasından önce BBEPP’in kimyasal mamuller ürettiğini ve ticaretini yaptığını düşünüyordum. Fakat yapılan açıklama inovasyona yönelik bir girişim olduğu yönündeydi.

BBEPP aslen bir araştırma merkezi olarak araştırmalarını ve fikirlerini sanayiye taşımak isteyen insanlar tarafından kiralanıyor. Kiralayanlara ise deneme, miktarda üretimler yapma imkânı sağlayarak sanayiye uygunluğunu test etme seçenekleri sunuyor. Firmanın asıl güzel kısmı fikir sahibi girişimcileri ellerini taşın altına sokmadan önce ürünlerinden emin olmalarını sağlıyor. Böylece girişimciler yatırımlarını daha kesin olarak gerçekleştiriyor ve sanayileşme basamağına direkt geçiş sağlıyor. Kimya sektöründe Türkiye’de böyle bir imkân olmaması yeni fikirlerin gelişmesinin önünü kesiyor ne yazık ki. Daha da ilginç olanı ise firma ikinci el makinaları tüm dünyadan toplayarak bugünkü seviyesine ulaşması ve bu makinaların içinde Türkiye’den alınan makinalar da olması.”

Türk kimya sektöründe diğer bir handikap ise Türkiye’deki KOBİ’lerin bu tür projelere başvurmakta çekincede kalmaları. Sanayi sektörümüzün gelişmesi ve Türk ekonomisine katkıda bulunabilmesi için tüm KOBİ ve büyük şirketlerin biraz araştırma ve girişimcilik ruhu ile uzak bir hayal olarak gördükleri uluslararası projelere başvurmaları gerekiyor. Hedefiniz ne kadar büyük olursa o yolda atacağınız adımlar o kadar sağlam ve yaratıcı olacaktır.