Monday, Jul 07th

Last updateMon, 30 Jun 2025 8am

Buradasınız: Home Katılacağımız Fuarlar Makale

Verimli bir vakum sistemi için üç kolay adım

Merkeziyetçi vakum düzeneği örneğiVakum sistemleri, ambalajlamadan malzeme taşımaya kadar birçok endüstriyel uygulamanın temel bileşenleridir. Otomasyon sistemleriyle kolay entegrasyon sağlarken, aynı zamanda ihtiyacınız olan en uygun çözümleri; tasarımın henüz erken aşamalarında iken belirlenmesine katkı sağlayarak projenin başarısında önemli rol oynar.

Doğru sonuca ulaşmanıza yardımcı olmak için, basit bir üç adımlı kılavuz olarak, spesifikasyon sürecinin en önemli yönleri hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Bu kılavuz, hangi tür vakum sisteminin, hangi tür uygulama için en uygun olduğunu, farklı iş parçası malzemeleri (geçirimli veya geçirimsiz) ile ilgili dikkate alınması gereken unsurları ve ne tür uç ekipmanı kullanmanız gerektiğini ortaya koyacaktır.

Devamını oku...

Biyobozunur Polibütilen Süksinat (PBS), Polikaprolakton (PCL) ve Polihidroksialkanoat’ların (PHA) Otomotiv Uygulamaları

Simge Öz  EPSAN Plastik  R&D EngineerÖzet

Bu makalede atık yönetimi ve sürdürülebilirlik gibi çevresel nedenlerle tercih edilen biyobozunur polimerlerden Polikaprolakton (PCL) ve polibütilensüksinat (PBS)’ın otomotiv sektöründeki kullanım imkânlarına odaklanılmıştır. Bu malzemelerin biyobozunurluk özelliklerinin yanı sıra geliştirilmiş mekanik, elektriksel ve termal özellikleriyle otomotiv uygulamalarına katkıları değerlendirilmiştir. Ayrıca, polihidroksialkanoatların (PHA’ların) diğer polimerlerle yapılan karışımlarının (blend) otomotivdeki potansiyel kullanımları incelenmiştir. Biyobozunur polimerlerin çeşitli metotlarla geliştirilen özellikleri ile gelecekteki otomotiv trendlerinde nasıl bir yer edinebileceğine dair kapsamlı bir bakış sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Polimer, Biyobozunur, Polikaprolakton (PCL), Polibütilen süksinat (PBS), Polihidroksialkanoat (PHA)

Biyobozunur Polimerlerin Otomotiv Sektöründeki Yükselen Rolü

Günümüzde fosil yakıt kaynaklı polimerlerin doğada uzun yıllarda çözünmemesinden oluşan çevre kirliliği göz ardı edilemez bir sorun haline gelmiştir. Bu durum, çevre dostu biyobozunur polimerlerin bir alternatif olarak önem kazanmasına yol açmıştır. Biyobozunur polimerler, karbon ayak izini azaltan, atık bertarafını kolaylaştıran ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayan çevresel avantajlara sahip malzemelerdir. Yapılan araştırmalar, biyobozunur polimerlerin dayanıklılık, termal kararlılık, elektriksel yalıtkanlık gibi mevcut mekanik özelliklerinin geliştirilebileceğini göstermiştir. Bu gelişmeler, biyobozunur polimerlerin yalnızca çevresel avantajlarla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda mekanik dayanıklılık, geri dönüşüm kolaylığı ve fonksiyonel kullanım özellikleriyle de dikkat çektiğini ortaya koymuştur.

Devamını oku...

Takım Çeliklerinin Plazma Nitrasyon ve Gaz Nitrasyon Davranışlarının Karşılaştırılması

GİRİŞ

Nitrasyon

Yüzey işlemlerinin en önemli uygulamalarından biri, çeşitli termokimyasal işlemler kullanılarak malzemenin yüzeyinde sert bir tabaka üretmektir. Bu yöntemler arasında nitrürleme, endüstride en yaygın kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntemin temeli, çeliğin yüzeyine atomik halde olan nitrojenin difüzyonudur. Bu işlem numune genellikle 510 ila 590°C arasında tutulurken gerçekleşir [1].

Nitrürleme mekanizması, nitrojenin demire olan afinitesi ile ilişkilidir. Yüksek sıcaklıklarda, küçük nitrojen atomları demir kafesine yayınır ve Al, Cr, Mo, V ve W gibi diğer alaşım elementleri ile nitrürler oluşturur. AlN, Cr2N, Mo2N, VN ve W2N vb. nitrürlerinin oluşumu, kayma düzlemlerinin birbirini kilitlemesine ve sonuç olarak malzeme yüzeyinin sertleşmesine yol açar [2, 3].

Nitrasyon Tabakasının Yapısı

Nitrasyon uygulandıktan sonra çeliklerin yüzeyinde iki tabaka oluşur: beyaz tabaka (compound layer) ve difüzyon tabakası. Beyaz tabakada demir ve nitrojen atomlarının oluşturduğu sert ve kırılgan fazlar yer alır. Difüzyon tabakasında ise nitrojen atomlarının alaşım elementleriyle yaptığı bileşikler mevcuttur.

Devamını oku...

İnsan-Makine Etkileşimini Geliştirmenin Önemi

Bir makine inşa ederken karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, sezgisel ve geleceğe yönelik bir kullanıcı arayüzü, yani insan-makine arayüzü (HMI) tasarlamaktır. Operatör arayüzlerinizin, makineleriniz ne kadar sofistike olursa olsun, mümkün olduğunca basit olması gerekir. Bu, özellikle otomasyonla, dijitalleşmeyle, akıllı ve bağlantılı cihazların kullanımıyla ilgili olan Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti (IoT) çağında geçerlidir.

Ancak giderek daha fazla odak noktası teknolojiden insan unsuruna kaymaktadır. Bu operatör merkezli yaklaşım, makine öğrenimi, yapay zekâ (AI) ve robotik ile insan becerileri ve yaratıcılığının entegrasyonuna dayalı daha işbirlikçi ve uyumlu bir insan-makine etkileşimi yaratmayı amaçlayan Endüstri 5.0'a geçişi yansıtmaktadır.

İş gücünün azalması ve çalışan devir oranlarındaki artış göz önüne alındığında, harika makineler inşa etmek artık yeterli değildir. Eskiden, bir yetenekli çalışanın bir makineyi kullanmada ustalaşmasının birkaç yıl alması normaldi. Ancak günümüz ortamında, müşterilerinizin bu lüksü yoktur, çünkü operatörler daha az yetenekli olabilir ve nadiren aynı fabrika zemininde on yıllar geçirirler. Öğrenme eğrisini sıkıştırmak için, yeni nesil kullanıcıların ihtiyaçlarını ve sınırlamalarını anlamanız ve bunlara hitap etmeniz gerekir.

Devamını oku...

Polietilen Filmlerde Biyo Bazlı Katkılarla Migrasyona Dayalı Statik Yük Kontrolü

Giriş

Polietilen (PE) hafifliği, dayanıklılığı ve düşük maliyeti sayesinde ambalaj, elektronik, otomotiv ve tekstil gibi birçok endüstriyel uygulamada yaygın olarak tercih edilen bir polimerdir. Ancak düşük elektrik iletkenliği özellikle bu alanlarda statik elektrik birikimine yol açarak istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Statik yük birikimi ürün kalitesinde düşüş, toz ve kir çekimi, yüzeyde çizilmeler ve elektronik bileşenlerde arızalar gibi sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle polietilenin antistatik özelliklerle donatılması ürün performansını artırmak ve statik yük kaynaklı riskleri azaltmak açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmada polietilenin antistatik özelliklerini geliştirmek amacıyla migrasyon mekanizmasıyla çalışan biyo bazlı antistatik katkı maddeleri kullanılmıştır. Bu katkı maddeleri polimer yüzeyine doğru hareket ederek statik yükün dağıtılmasını sağlar. Farklı ester yapısına sahip antistatik katkıların sentezlenmesi ve bu katkıların polietilen içindeki performanslarının detaylı bir şekilde incelenmesi hedeflenmiştir. Filmlerin antistatik performansının değerlendirilmesi amacıyla yüzey direnci ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar bu biyo bazlı antistatik katkıların geçici statik yük kontrolü gereken uygulamalarda etkili bir çözüm sunduğunu ve katkı miktarına bağlı olarak performanslarının değiştiğini göstermektedir. Çalışma aynı zamanda çevre dostu biyo bazlı katkıların endüstriyel uygulamalarda sürdürülebilir bir alternatif olarak kullanılma potansiyelini de ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, bu tür katkı maddeleri hem çevresel sürdürülebilirlik hem de performans iyileştirmeleri açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.

Devamını oku...