Teröre karşı ‘kaliteli oy’ gerekir..

Ellinizdeki her türlü istihbarat ve teknolojik üstünlüğe ve emredici niteliğinize rağmen, düşünülmez olanı düşünmediğinizden terör ortaya çıkar. “Terör aslında bir beklentinin hasadı değil, tarlanın hasada hazırlanması metodu dur”. 

Terörün örgütlü gelişmesi görülmüşse; düşüncelerinizin beklenmeyeceğini hesaba katılması gerektiğini bilmeniz gerekirdi. Teşhis koyamamışsanız, Teröre karşı alışılagelmiş dayatmalar riskin boyutunu büyütür. Başka yöntemler gerekir. Çünkü “terörün besin kaynağı lojistik materyallerden çok kalitesiz oy kullanan halktır”. 

Onun için seçmenin “kaliteli oy” kullanması gerekir. Bu durum için seçmenin refah düzeyinin yükseltilmesi, teknolojik gelişmelerin nimetlerinin endüstriyle ekonomiye sirkü edilmesi ve halkın zenginliğinin temin edilmesi gerekir.

Ülkede terör varsa, seçmenin; kendilerini yönetsin, aksiliklere tedbir ve çare bulsun diye başa getirdikleri yöneticiler için verdikleri oy’un kalitesinde sıkıntı olduğu varsayılmalıdır. Yoksa kısa ve uzun mesafeli sonuç üretecek tahminleriniz, ülkenin güvenlik şemsiyesine yeterli olmaz.  Böyle tavır sergilemeye çalışmak gelecekte anlatılacak, yeni hikâyeler, yeni kurt masallarının ortaya çıkmasına sebep olur. Bu sebeplerden de faydalı taraflar vardır. Zira bu sebepler yinede bir kısım mücerret noktalar yakalayıp gelecekte bir kısım ipuçları bulmanıza yardımcı olur. Bu tahmini hareketler çok şey öğretecek önemli sonuçlara hazırlık sağlamak açısından önemlidir. 

Bu Terör hareketinin daha nasıl sonuçlar üreteceği konusunu realiteye ulaştıracak bir çok tahmin üretilmelidir. Bu tahminlerimiz hakkında değerlendirmeyi ve öncelikleri belirlemeyi yetkililere bırakmak gerekir.

Terör ayni zamanda dini figürleri kullanarak, cumhuriyet karşıtlarıyla, hem de cumhuriyet yanlılarını savaşın içine çeker Unutmayın terörün öncü hareketleri “din kuralları” içinde gizlenir. 

Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olması, kendi yasalarıyla sınırlı müsamaha göstermesi de terörün beslenmesinde katalizör olur. Terör genellikle ileriye atılmış bir adımdan istenilen sonucu elde etmek içinde yapılır. 

Terör yandaşlarının kazanacağı yapay böbürlenme sayesinde lojistik ve istihbari desteğin yanında taraftar elde eder. Aslında bu durum teröristin planladığı bir durum değildir. Bu durum terörü planlayanların bir yol haritasıdır. 

Terör; kendilerini devletin başına seçtirerek, ya da geçtirerek ülkeyi yönetme otoritesinin temelini sarsacak aşamaya; yasama organlarına sızmayla ulaşır. Bu durum terörün kat ettiği dehşet mesafeyi gösterir.

Eğer Terör bunu yapmaz veya yapamaz ise merkezi sistemleri güçsüz duruma düşürmek gibi razı olacağı en az değerle bir müddet yetinir. 

Terör; artık “yolunun” kendi amaçladığından ya da amaçlayanların amaçlarından anladığından çok daha farklı bir hedefe doğru hızla ilerlemekte olduğunu göremez. Çünkü terörist o yolları; amaçları olanlara hazırlayan katalizörlerdir. Bunun için “rayından çıkan terör ifadesi” kalitesiz oy ile devletin yönetilme mekanizmasına yerleşmiş “vasıfsız mikropların” ifadesidir ancak bu türlerin, terörü ortaya çıkaran “amaç sahiplerinin” vasıflı mikroplar olduğu da varsayılmalıdır. 

Terör sadece azınlık kavramının iradesini aktif hale getirmek, kayıpların elde edilmesini sağlamak için yapılmaz. Terör ayni zamanda günümüzde olduğu gibi “ırksal bir savaş aracıdır”. Bu durum Türk-Kürt meselesi değildir. Bu durum Batının“Haçlı Seferlerinin” intikamını almak için Türkler ile daima savaş halinde olduğunun açık ifadesidir. 

Terörün; Türk Milletinin potansiyelinin daraltıp devletin-milletin geleceğini ipotek altına verecek başarılı bir harekete uygun olmadığını Terörü besleyenler bilir. Terörü besleyenler; dağlardaki yada şehirlerdeki çapulcuların ayakta kalmasından da haz etmezler. Ülkemize dönük terör hareketleri bir hasat elde etme değil, tarlayı hasata hazırlama aksiyonudur. 

Terörün görüş ve uygulamalarına karşı yaygın bir direniş başlamasın diye ortaya çıkacak olan reaksiyonun başlarına da ayni senaristler; bu emellerine teşne, korkak, ürkek, bilgisiz, beceriksiz, nekkes, kişileri getirirler. Bütün terör analistlerinin bu tespitini; üzücü ki Anadolu gençliğinin görememesi bir diğer faz’ın devrede olduğunu açıklamaktadır.  Bu “diğer faz” gençliğin fikri modellerinin içinin boşaltılmasıdır. Fikirler enerjilerin teşkilatlanmasında kullanılır. Ancak teşkilatlanmış enerjinin sinerjiye dönüşeceğini Anadolu insanının görmesi, göremiyorsa birilerinin bunları göstermesi gerekir.

Devletin dinamiklerinin artık bu “karanlık” yolu da sorgulamaya başlaması gerekir. Millet “Amasya Genelgesi” zarureti ile karşı karşıya kalmamalıdır. Devlet; kilit konumlarda bulunanların artık kendine itaat etmediğini, bireysel davranışlarını görmeli ve nötr etmelidir.

Polisin, istihbaratının korkusu olmadan gelişen Terörden; genç kuşakların farkı ayırdığı, Anadolu gençlerinin, işadamlarının, tüm aktif potansiyelin uyanması gereklidir. Niyet ve niyetsizliği; uyanışını ilimden alan aydın Türk sayesinde terör barikatla karşılaşmalıdır. Dini versiyonlar ile uyutulmuş olan Türk Milletinin bölünmez bütünlüğüne musallat olan milliyetler için hazırlanmaya çalışılan zemin birlik gücü ile parçalanır, çöker.

Terörün referans noktaları bellidir.  Terör, ümit bağladığı siyasi aksiyonların can derdine düştüğü, başarısızlığının faturasından ürkeceği bir dönemde; yeni bir “inşa” edicinin becerilerine ihtiyacı duyar. Mesele bu ihtiyacı temin edeceklerin siyasi aksiyonlarının debelenişi de yok etmesidir.

Terör yuvalarını ilim yuvalarına çevirmek kolay ve basittir, bedeli de yoktur.

Milli sır, 

Milli vicdan, 

Milli birlik, 

Milli beraberlik haberlerihudutlardan.

Ordulaşıyor vatan !.

Anadolu’nun nabzı MUSTAFA KEMAL atıyor.