Dow; insanlığın refah düzeyini iyileştirecek çığır açıcı ve sürdürülebilir kimya inovasyonları yaratıyor. Müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayan çözümler sunarken kaynak verimliliğini en üst düzeye çıkartmayı ve döngüsel bir ekonomiye katkıda bulunmayı hedefliyor. Dow; Ambalaj ve Özel Plastikler Satış Müdürü ve Ambalaj Pazar Geliştirme Yöneticisi Sayın Özgür Kayan ile firmanın sürdürülebilirlik çalışmaları ve 2025 hedefleri hakkında gerçekleştirdiğimiz röportajımızı ilgiyle okuyacağınızı umut ediyoruz.
Sayın Kayan öncelikle bize biraz geçmişinizden ve Dow’daki görevinizden bahseder misiniz?
Kariyerime yerel bir kimya distribütörlüğü şirketinde başlayarak burada kazandığım tecrübelerle 2008 yılında Türkiye pazarı için ambalaj ve endüstriyel uygulamalarda Satış ve Pazarlama Geliştirme Uzmanı olarak DuPont’a katıldım. 2014 yılında Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ambalaj ve endüstriyel uygulamalar için Uygulama Geliştirme Liderliği görevini üstlendim. 2016 yılında ise Avrupa, Orta Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki Etilen Kopolimerleri için Pazar Geliştirme Uzmanı rolünü üstlendim. Dow ve DuPont’un birleşmesiyle birlikte iş kolumuzun yapılanması doğrultusunda Dow’a katıldım ve 2018 yılı itibarıyla Dow Türkiye Ambalaj ve Pazar Geliştirme Müdürü olarak görevimi sürdürüyorum. Mevcut görevimde ambalaj sektöründeki markalar ve üreticilerle birlikte iş geliştirme ve inovasyon çalışmalarını yürütmekteyim.
Dow, sürdürülebilirlik için yol haritasını 2006 yılında devreye soktu. Bu yol haritası 2015 yılında yenilendi ve şimdi üçüncü aşamasında 2025 için yeni hedefler belirlendi. Bu üçüncü aşama önceki ikisinden nasıl farklar taşıyor?
Aslında 2006’dan çok uzun zaman önce sürdürülebilirlik çalışmaları yapıyorduk; yalnızca bu tarih öncesinde çalışmalarımızda bu kelimeyi kullanmamıştık. Sürdürülebilirlik, sadece üretim tesislerimizde veya ürün inovasyonumuzda değil, Dow’ın tüm faaliyetlerinde büyük önem taşımaktadır. 2025 Sürdürülebilirlik hedeflerimizle iş dünyasının toplumdaki rolünü, liderlik ve faaliyetler aracılığıyla yeniden tanımlamaya çalışıyoruz. Daha sürdürülebilir bir dünya ve topluma geçişi sağlamak için şirketler, devletler ve toplumların kesişim noktasında birlikte çalışıyoruz.
Dow olarak, dünyanın en büyük zorluklarından bazılarına sürdürülebilir çözümler üretmek için bilimsel uzmanlığı devreye sokmak yönündeki kararlılığımızı uzun zamandır taşıyoruz ve bunu hala sürdürüyoruz. Dow gibi küresel bir ölçeğe ve tedarik zincirine sahip olan ve bunun gücüyle cesur ve pozitif bir değişim yapma yeteneğine sahip sadece birkaç şirket var.
Bu anlamda, birçok farklı kuruluşla ileriye dönük olarak işbirliği yaparak daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak için çalışacağız.
Şirketin sürdürülebilirlik felsefesinde üç önemli konu öne çıkıyor: insanların potansiyeline ve bilimsel araştırmaya olan inanç; doğanın değeri ve diğer kuruluşlarla işbirliği yapma isteği. Bu konuların her birinin anlamını ve sonuçlarını açıklayabilir misiniz?
Bir sorun ne kadar karmaşık olursa olsun, bilim adamlarımız tutkuyla kimyanın gücünü kullanıyor ve toplumu ileriye taşıyan çığır açıcı yenilikleri sunmak için çalışıyorlar.
Dow’da çalışanlarımız çevreye duyarlı hareket ederler. Şirket olarak üretim sahalarımızdaki karbon ayak izimizi ve kaynak tasarrufunu iyileştirmek için sürekli çalışırken, çalışma arkadaşlarımız iş ve özel yaşamlarında doğayı koruyan yaklaşımlar izliyorlar.
Aynı zamanda bunun tamamını kendi başımıza yapamayacağımızın farkındayız. Bu nedenle yaptığımız her şeyin merkezinde işbirliği yer almaktadır. Biz ancak diğer sektör oyuncuları, kurumlar, üniversiteler ve STK’larla birlikte çalışırsak daha güçlü olacağımızı biliyoruz. Ambalaj ve Özel Plastikler iş kolumuzda müşterilerimiz için sadece yeni çözümleri test etmekle kalmayıp tüm kanaat önderlerini aynı masada bir araya getirdiğimiz Pack Studios tesislerini oluşturmamızın nedenlerinden birisi de budur.
Sizce, daha sürdürülebilir bir sektör ve toplum yaratabilmek için plastik ve ambalajlar bugün hangi olanakları sunuyor?
Plastiklerin faydası, çok yönlü bir malzeme olmalarıdır. Örneğin hafif olmalarının getirdiği avantajları, alternatifi olan diğer ağır malzemelerle kıyaslandığınızda kullanıldıkları uygulamalarda sera gazlarının azaltılması gibi çevresel faydalar sağlamaktadırlar.
Plastik malzemelerle üretilen gıda ambalajları karbon ayak izi azaltımına iki yolla önemli ölçüde katkıda bulunabilir: Birincisi, hafif ambalaj malzemeleri olmasının getirdiği taşıma kolaylığı ve bu yolla karbon ayak izinin iyileştirilmesine katkı sağlamalarıdır. İkinci olarak, taşıma ve dağıtım sırasında gıdaların bozulmasını önlerler ve gıdaların raf ömrünü artırırlar.
Dow’ın döngüsel bir ekonomiye yaklaşımını nasıl tanımlarsınız? Önümüzdeki yıllarda bu yaklaşıma yönelik gerçek bir geçişi başlatmak için ne tür girişimleri değerlendiriyorsunuz?
Döngüsel ekonomi, Dow’ın kilit pazarlardaki kaynak boşluklarını kapatmak için çözümler sunmak amacıyla kamuoyuyla paylaşmış olduğu bir sürdürülebilirlik hedefidir. Plastikler için, küresel geri dönüşüm oranlarının iyileştirilmesi çok önemlidir ve Dow, geri dönüştürülebilirliği artırmak ve daha fazla plastik türünün geri dönüştürülmesine olanak sağlayan teknolojiler geliştirmek için ambalajı yeniden tasarlama çalışmaları yapmaktadır.
Esnek plastik ambalajların kullanımının çerçevesi döngüsel ekonomi içerisinde çizilmelidir: bu durum bir yandan kaynak bakımından verimli olan daha ince ve yüksek performanslı ambalaj filmlerinde daha fazla yenilik yapılmaya devam edileceği anlamına gelir. Bu, kaynak kullanımını ve israfını en başından en aza indirmemize yardımcı olur. Öte yandan, bu kaynaklardan en iyi şekilde yararlanabilmek için inovasyonun temel gereksinimlerinden biri olan plastik ambalajların geri dönüştürülebilirliğine ve yeniden kullanımına odaklanıyoruz.
Bunun ötesinde bir dizi başka kuruluşlarla çalışıyoruz. Örneğin, Dow Ambalaj ve Özel Plastikler olarak döngüsel bir ekonomi oluşturmaya odaklanan bir STK olan Ellen Mac Arthur Vakfı ve okyanuslara yönelik en büyük tehditlerle mücadele etmek için bilime dayalı çözümlere odaklanan bir kuruluş olan Ocean Conservancy ile işbirliği yapıyoruz. Avrupa, Orta, Doğu ve Afrika’da, bölgesel yapılara bağlı olarak, ticaret birlikleri ve yerel sivil kuruluşlar ile çalışıyoruz. Çalışmalarımız sadece strateji oluşturmakla kalmıyor; bazı bölgelerde aktif saha projeleri başlattık. Güney Afrika’daki örnek iki projemiz, ambalaj ve geri dönüşüm, tasnif etme ve uygun atık yönetimi sistemleri hakkında eğitimi içeren Project Butterfly ve Virtuous Circle projeleridir.
Plastik ve ambalaj dünyasındaki zorluklardan biri de geri dönüştürülebilirliğini arttırmaktır. Rekabetçiliği korurken aynı anda bu hedefe nasıl ulaşılabilir? Bize bir örnek verebilir misiniz?
Bu konuyu yalnızca görüş alış verişi platformlarında çözmemiz mümkün değil. Bu nedenle geri dönüştürülebilirlik için mekanik geri dönüşüm ve kimyasal geri dönüşüm temelli malzemeler tasarlamaya odaklanıyoruz. Bu konuları ele alırken sadece bilimi kullanarak bir sonraki seviyeye ulaşabiliriz.
Bahsettiğimiz bu gelişmeler ambalaj malzemelerinin ve tasarımlarının yeniden ele alınmasını gerektirir ve biz Dow olarak özellikle iyi olduğumuz şeyle ilgileniriz: malzeme bilimi uzmanlığımız ve sektördeki etkimiz. Örneğin, özel olarak uyarlanmış bir bariyer yapıştırıcısı ve ayrıca yapısal basitlik ve iyileştirilmiş geri dönüştürülebilirlik sağlayan tüm polietilen çözeltileri kullanarak, tamamen poliolefin ambalajlara öncülük ediyoruz.
Dow, gıda atıklarıyla mücadele planlamasını nasıl yapıyor? Bu sorunun sonlandırılmasına katkıda bulunacak en iyi çözümler hangileridir?
Bir yılda küresel olarak üretilen tüm gıdaların çok büyük bir kısmının israf edildiğini göz önüne alırsak, esnek plastik ambalajlar gıda üretimine giren değerli kaynakları korumada daha az ambalaj malzemesi kullanırken, aynı zamanda gıdaların raf ömrünü iki katına çıkarmada çok önemli bir rol oynayabilir. Sertlik, sızdırmazlık bütünlüğü ve nem bariyeri gibi özelliklerin tümü raf ömrünü artırmaya ve gıda atığını azaltmaya yardımcı olur.
Özgür Kayan
Dow Ambalaj ve Özel Plastikler Satış Müdürü/Ambalaj Pazar Geliştirme Yöneticisi