Thursday, Apr 18th

Last updateMon, 15 Apr 2024 8am

You are here: Home Examples of the Reader Haberler

Kimya ihracatının yıldızları ödüllerine kavuştu

2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Tören’inde 34 kategoride toplamda 170 ödül sahiplerini buldu

2023 yılında gerçekleştirdiği 30,6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında ikinci sırayı alarak başarısını sürdüren kimya sektörü, 16 alt sektörüyle birlikte 230 ülke ve bölgeye ihracat yaparak TİM verilerine göre Türkiye’nin toplam ihracatından yaklaşık yüzde 13,8 pay aldı.

Kimya sektöründeki üye firmalarını başarılı ihracatlarından dolayı onurlandırmak ve teşvik etmek amacıyla İKMİB tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen 2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 22 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirildi. İKMİB’in youtube kanalından da canlı olarak yayınlanan törene, T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve ödül alan firma temsilcileri katıldı. Ödül Töreni’nde kimyanın alt sektör ve ürün gruplarında toplam 34 kategoride ilk 5’e giren 170 firma ödül almaya hak kazanırken, ilk 3’e giren ihracatçılara, toplamda 102 firmaya plaketleri törenle takdim edildi. 

Bakan Yardımcısı Ağar: “Güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi”

Dünya genelinde ekonomik, siyasi ve sosyal değişimlerin yaşanmasına rağmen Türkiye’nin ihracatını artırmaya devam ettiğine dikkat çeken T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, “Ülkemiz son yıllarda sağlam temeller üzerine kurulu bir dış ticaret performansı sergiliyor. Küresel mal ticaretinde 2023 yılında yüzde 5’lik bir daralma olduğu tahmin edilirken, ülkemiz Cumhuriyetimizin 100. Yılında ihracatını 255.8 milyar dolara yükseltmeyi başardı. 2002’den bugüne ihracatımızı 7 kattan fazla artırma başarısı gösterdik. Küresel ihracattan aldığımız pay ise 2023 Eylül ayı itibarıyla yüzde 1.6 oldu. Kimya sektörü ise güçlü alt sektörleriyle birçok alanda ekonomilerin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Dünyada üretilen kimyasalların yüzde 80’inden fazlası diğer sektörlerde ham madde ya da ara mamul olarak kullanılmakta. Hayatımızın her alanında kimya sektörü ürünleri önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi. Bakanlık olarak katma değeri yüksek, yenilikçi, rekabet gücü yüksek, dinamik, istikrarlı ve sürdürülebilir ihracata ulaşmak vizyonu içerisinde her zaman ihracatçılarımızın yanında olacağız. Başta İKMİB olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyor, kimya ihracatçılarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu. 

Read more...

BAYEGAN ile Tasnee arasındaki iş birliği büyüyerek devam edecek

Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım, Turizm ve İş Forumu kapsamında, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri güçlendirecek projelerin değerlendirildiği, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Suudi Yatırım Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı yuvarlak masa toplantısında Bayegan ve Tasnee birlikte yer aldı. 

Türkiye'nin petrokimya sektöründe global çapta tedarik, pazarlama, satış ve dağıtım faaliyetleri yürüten kuruluşu BAYEGAN ile Suudi Tasnee arasında 10 yıldır süregelen Türkiye münhasır distribütörlük anlaşmasının uzatılmasını içeren sözleşme, törenle imzalandı.

Gerçekleşen imza töreninde söz alan BAYEGAN CEO’su Burcu Olcay Üstüner, Tasnee ile 10 yılı aşkın süredir devam eden verimli iş birliğindeki karşılıklı güven unsurunun altını çizerken şunları ekledi: “Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri güçlendirecek projelerin değerlendirildiği, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek ile Suudi Yatırım Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı yuvarlak masa toplantısında BAYEGAN olarak iş ortağımız Tasnee ile birlikte yer aldık. İki ülke arasında karşılıklı anlaşmaların yapıldığı bu süreçte Tasnee ile uzun soluklu iş birliğimizi geliştirerek devam ettirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sektörümüz için artı değer yaratan bu girişimlerle ülkemizin bölgesel ve küresel etki alanının büyümesi önemli bir kazanım.”

FANUC Akademi, 2023 yılında 500’den fazla kişiye eğitim verdi

Otomasyon endüstrisinde CNC kontrolör, robot ve makinelerin geliştirilmesine öncülük eden FANUC, Türkiye’de fabrika otomasyon sistemlerine yönelik verdiği önemi, programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olan Akademi eğitimleriyle destekliyor. Standart formatın dışında müşterilerinin talebine uygun özel içerikleriyle sahadaki kalifiye iş gücünü geliştirmeye yönelik eğitimler sunan FANUC Akademi, robotik sistemlerin çalışma kabiliyetini daha anlaşılır kılıyor. 

Makine ve robot sistemlerinin doğru kullanımı adına fabrikadaki çalışanların bu alanda nitelik sahibi olmaları gerektiğini vurgulayan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, Akademi çalışmaları hakkında şunları söyledi: “Farklı alanlarda faaliyet gösteren müşterilerimizin her birinin talepleri değişiklik gösterebiliyor. Bunun yanında her geçen gün gelişen fabrika üretim süreçlerinde doğru robot ve otomasyon sistemlerinin de uyarlanması, iş süreçlerinin aksamaması adına büyük öneme sahip. Avrupa genelindeki FANUC akademilerimizde yılda 10 binden fazla kişiye makine ve robot kullanımı ile programlaması üzerine eğitimler verirken, Türkiye’de ise 10 yılı aşkın süredir firmaların ihtiyaç duyduğu teknik bilgiyi sunuyoruz. Bu kapsamda FANUC Türkiye olarak 2023 yılında 500’den fazla kişiye eğitim verdik. Alanında son derece yetkin teknik mühendislerimizin küçük gruplara verdiği eğitim sayesinde kişiselleştirilmiş, hızlı ve etkili öğrenmeyi teşvik ediyoruz. Bunun yanında eğitimlerimizin herkes için ulaşılabilir olmasına özen gösteriyoruz. Tüm düzeyleri kapsayan eğitimlerimiz arasında yeni başlayanlar için giriş kurslarından, daha deneyimli kişilerin özel uygulamalarını ve gereksinimlerini karşılamak için kişiye özel kurslara kadar geniş bir yelpazede eğitimlerimiz yer alıyor. Böylelikle programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olarak otomasyondaki verimliliği artırıyoruz.” 

Tüm FANUC ürünleri için saha eğitimleri

FANUC Akademi’de verilen eğitimlerin farklı kategorilere ayrıldığını söyleyen Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Programlama ve arıza ile ilgili problemlerin tespiti konularında firmadaki ilgili personeli belli bir seviyeye taşıyan eğitimlerimiz arasında Robot ve CNC ürünlerini verimli kullanma da yer alıyor. Robot eğitiminde endüstriyel robotlarımızın kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları yer alırken CNC eğitiminde de CNC kontrol ünitelerinin kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları mevcut. Ayrıca ROBODRILL, ROBOCUT ve ROBOSHOT’larımızın çalıştırılması ve bakımına yönelik Robomachine eğitimlerimizi sahada gerçekleştiriliyoruz. Mevcut eğitimlerimizden müşterilerimizin yanı sıra iş birliği içinde bulunduğumuz üniversitelerde öğrenim gören genç arkadaşlarımız da faydalanıyor. Bu doğrultuda Bahçeşehir Üniversitesi ile gerçekleştirilen iş birliği çerçevesinde verilen CO-OP markalı eğitim programıyla, öğrenciler geçtiğimiz dönemlerde ‘FANUC Robot and Automation Technologies’ dersini aldı. Ders kapsamında öğrencilere FANUC teknolojilerinden bahsedilerek, robotlarımızın kullanımı, mekanik yapısı, programlanması öğretildi. Öğrenciler de ders kapsamında teorik eğitimin yanında, eğitim hücreleri ile birlikte uygulama yapma imkânı da buldu. Bundan sonra da FANUC Akademi olarak fabrika otomasyonuna yönelik yaptığımız yatırımları eğitimle desteklemeye devam edeceğiz.”

ALBIS ve Röhm ortaklığa imza attı

ALBIS CEO'su Horst KlinkALBIS, metakrilat kimyasının önemli bir global tedarikçisi olan Röhm GmbH ile distribütörlük anlaşması imzaladığını duyurdu. 1 Şubat 2024 tarihinde başlayan ortaklık, PLEXIGLAS® ve PLEXIMID® kalıplama bileşiklerinin Türkiye ve Kuzey Afrika'da pazarlanmasını kapsıyor.

Polimetil metakrilat (PMMA) markası PLEXIGLAS® ile Röhm, 90 yılı aşkın süredir pazarı şekillendiren bir malzeme geliştirdi. PLEXIGLAS® standart ve özel kalıplama bileşiklerinin son derece sağlam, hafif, UV ve hava koşullarına dayanıklı olduğu belirtiliyor. Yeni geliştirilen PLEXIGLAS® proTerra kalıplama bileşikleri aynı zamanda sürdürülebilir ham maddeden üretilerek CO2 tasarrufuna yardımcı oluyor. PLEXIMID® (PMMI) ise, çok yüksek ısı direncini yüksek şeffaflıkla birleştiriyor ve diğerlerinin yanı sıra elektrik ve elektronik endüstrisindeki zorlu uygulamalarda da kullanılabiliyor.

Konu ile ilgili olarak ALBIS CEO'su Horst Klink, "Röhm yeniliği, kaliteyi ve sürdürülebilirliği temsil ediyor. PLEXIGLAS® dünyanın en tanınmış plastik markalarından biri ve bu yüksek kaliteli, tamamlayıcı ürünleri geniş portföyümüze eklemekten ve bu güçlü ortakla işbirliği içinde pazarları daha da geliştirmekten mutluluk duyuyoruz. Bu durum özellikle Röhm ile sözleşmelerin imzalandığı Türkiye ve Kuzey Afrika bölgeleri için geçerlidir. ALBİS Türkiye'de uzun yıllardır başarılı bir şekilde temsil ediliyor ve geçtiğimiz yılın sonunda Fas'ta yeni bir lokasyon açtı. Röhm, yerel satış ve teknik ekiplerimizle birlikte artık müşterilerimize genişletilmiş portföyü doğrudan sunabiliyoruz” açıklamalarında bulunuyor.

Röhm Kalıplama Bileşikleri Kıdemli Başkan Yardımcısı Siamak Djafarian ise şunları ekliyor: “Yeni anlaşma, bu büyüyen pazarlara yönelik mevcut taahhüdümüzün genişletilmesini destekliyor. ALBIS ile şirketin onlarca yıldır edindiği kanıtlanmış teknik danışmanlık uzmanlığına sahip son derece profesyonel bir ortağa güveniyoruz. Geleneksel ama yenilikçi iki şirketimiz şimdiden ortak projeleri sabırsızlıkla bekliyor."

ALBIS

Ambalaj tasarımında ‘yıldız’ olmak için başvurular başladı

‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye girenler WorldStar ve AsiaStar yarışmalarına da katılabilecek.

Bu yıl Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından 11’inci kez düzenlenecek olan ‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’ için başvurular başladı. 1 Şubat’ta başlayan süreç 31 Mayıs 2024 Cuma gününe kadar devam edecek. Türkiye’nin en prestijli ödülleri arasında gösterilen ve yurt dışından da başvuruların alındığı ‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dünya çapında ses getiren özgün ambalaj tasarımları, farklı ve yenilikçi ambalaj uygulamaları ödüllendiriliyor. Ambalaj üreticilerinin, tedarikçilerinin, ambalaj tasarımcılarının ve ürünlerini piyasaya süren marka sahiplerinin katılabildiği yarışmaya; gıda, içecekler, elektronik ve elektrikli eşya, sağlık ve güzellik ürünleri, ev-otomotiv-ofis araç ve gereçleri ile ihtiyaç malzemeleri, diğer gıda dışı ürün ambalajları, tıp ve eczacılık ürünleri, endüstriyel ve taşıma ambalajları, ambalaj malzemeleri ve bileşenleri, satış noktası sergileme, sunum ve muhafaza ürünleri, fleksibıl ambalajlar, grafik tasarım ve lüks ambalajlar kategorilerinden başvurulabiliyor. 

Uluslararası yarışmalara açılan kapı

Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye giren ambalajlar ‘Altın, Gümüş, Bronz ve Yetkinlik’ ödülleriyle tescillenirken, ‘Altın Ödül’ almaya hak kazanan ürünler arasından Türk Standartları Enstitüsü (TSE) iş birliği ile en fazla 3 adet ‘Altın Ambalaj Ödülü’ de verilecek. Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) ve Asya Ambalaj Federasyonu (APF) tarafından akredite edilmiş olan Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye giren tüm katılımcılar WorldStar ve AsiaStar yarışmalarına da katılabiliyor. 

“Tasarımın gücünden yararlanmalıyız”

Yarışma ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, “Her geçen yıl yarışmamıza gelen başvurulardaki artış bizleri son derece memnun ediyor. Bunu sektörümüz ve geleceğimiz adına umut verici buluyoruz. Hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük hedefleri olan bir sektörüz, ülkemize daha fazla katma değer sağlamak istiyoruz. Avrupa’dan Uzak Doğu’ya dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştiren sektörümüzü çok daha iyi noktalara çıkarmak için de tasarımın gücünden yararlanmalıyız. Düzenlenen bu yarışmalar da sektörümüzün büyümesine ve gelişmesine yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı. 

Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri sahiplerini buldu

ÇEVKO Vakfı tarafından bu yıl 2. kez verilen Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri, 19 Aralık 2023 tarihinde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 

Bu yıl GCA’nın ana sponsorluğu, Coca-Cola İçecek ve Uludağ İçecek’in bronz sponsorluk desteğiyle düzenlenen Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri ile üniversite öğrencilerinin ambalaj tasarımı, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanında özgün çevre dostu ürün, uygulama ve proje geliştirmelerinin teşvik edilmesi, üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanması hedefleniyor.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Yeşil Nokta”nın genişletilmiş üretici sorumluluğunun bir göstergesi olduğunu, ekonomik işletmelerin; piyasaya sürdükleri ürünlerin ambalajlarının geri kazanımı ile ilgili sisteme mali bir katkı sağladığı anlamına geldiğini ve markanın Türkiye’deki tek yetkilisinin ÇEVKO Vakfı olduğunu paylaştı. Yeşil Nokta’nın 540 milyonu aşkın tüketiciyi kapsadığını ve her yıl Yeşil Nokta markasıyla işaretlenen ambalaj adedinin 400 milyarı aştığını belirten İmer Türkiye’de ÇEVKO Vakfı’ndan Yeşil Nokta lisansı almış şirket sayısının da 2023 yılı itibarıyla bin 335’e ulaştığını açıkladı. İmer, “Yeşil Nokta ile ilgili yapılan tüketici araştırmaları, her 10 kişiden 7’sinin Yeşil Nokta işaretini tanıdığını, Yeşil Nokta’yı tanıyan her 3 kişiden 1’inin satın aldığı ürünün Yeşil Noktalı olmasına dikkat ettiğini ortaya koyuyor. Sanayi, Basın ve Öğrenci ana başlıklarında verdiğimiz ve gelenekselleşen Yeşil Nokta Ödüllerimizle, çevre dostu sorumlu üretim ve tüketim alanında örnek çalışmaları ödüllendirmeyi ve teşvik etmeyi amaçlıyoruz” dedi. 

İmer sözlerini “Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri, özveriyle ve titizlikle çalışan, değerli jüri üyelerimizin katkılarıyla belirlendi. Jüri üyelerimiz Doç. Dr. Füsun Servin Tut Haklıdır, Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan Feyzioğlu, Prof. Dr. Gürbüz Güneş, Dr. Hakan Ertem, Hülya Ataman, Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya ve Dr. Öykü Özden Gül’e değerli çalışmaları için teşekkürlerimi sunar Yeşil Nokta Öğrenci ödülü alan tüm öğrenci arkadaşlarımızı kutlarım” şeklinde tamamladı.

Read more...

Sürdürülebilir kozmetikte yeni dönem

The Purest Solutions, Plastic Move ile geleceği şekillendiriyor

The Purest Solutions, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalara olan bağlılığını bir adım daha ileri taşıyarak, Plastic Move’a stratejik bir yatırım yapma kararı aldı. Şirket bu yatırımı ile, çevre dostu ürünlerin ve ambalajların kozmetik endüstrisinde daha geniş bir kullanımını teşvik etmeyi hedefliyor. 

Atık ekmek, makarna ve un gibi nişasta bazlı atıklardan üretilen biyopolimerler fabrikada kullanılan kasa ve euro palete dönüştürülüyor. Bu kasa ve euro paletlerin en az %50 daha az karbon salınımına ve aynı zamanda yüksek mekanik özelliklere de sahip olduğu belirtiliyor. The Purest Solutions, bu stratejik ortaklık ile sürdürülebilirlik odaklı çözümlerle dolu bir geleceğin temelini attığına inanıyor ve Plastic Move'un teknolojik uzmanlığı ile birleşerek, çevre dostu kozmetik ürünlerin geliştirilmesine önemli katkılarda bulunuyor.

Kullanıcılarına çevre bilinciyle üretilen ve sürdürülebilir ham maddeler kullanılarak paketlenen ürünler sunarak, çevresel etkilerini azaltma fırsatı tanımak isteyen The Purest Solutions kurucularından Hazal Evliyaoğlu; “Plastic Move ile birlikte çalışarak, hem kozmetik sektöründe hem de çevre teknolojileri alanında sinerji yaratmayı ve inovasyonu desteklemeyi hedefliyoruz” diyerek bu stratejik yatırımın marka ve sektör genelinde sürdürülebilirlik standartlarını yükseltme konusunda önemli bir adım olduğunu vurguluyor. 

Büşra Köksal’ın sahibi olduğu Plastic Move şirketi, nişasta bazlı atıklardan çevre dostu ambalaj, otomotiv, beyaz eşya ve mobilya sektörlerine özel biyoplastik ham maddeler üreten bir biyoteknoloji şirketi. Geçtiğimiz sene Seri A öncesi turda 10 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alan ve bu yatırımla birlikte Amerika pazarına açılacak olan Plastic Move, atık yönetimi ve geri dönüşüm konularına yeni bir perspektif getiriyor.

Kozmetik endüstrisindeki diğer şirketlere de ilham olmayı amaçlayan The Purest Solutions ve Plastic Move, birlikte çalışarak daha temiz, daha yeşil bir dünya için çaba sarf etmeyi hedefliyor.

Kimya sektörünün ihracattaki yeni hedefi 35 milyar dolar

Türkiye’nin ihracattaki yükselen yıldızı kimya sektörü, 16 alt sektörü ile birlikte Türkiye için üretmeye ve katma değeri yüksek ürünlerle birlikte “Made in Türkiye” kalitesini dünyaya taşımaya devam ediyor.

Kimyaya değer katma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren ve sektörün çatı kuruluşu olan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla, 11 Ocak tarihinde Çırağan Palace Kempinski’de basın toplantısı gerçekleştirildi. İKMİB Başkanı Adil Pelister toplantıda kimya sektörünün 2023 yılı ihracat verilerini ve 2024 yılı hedeflerini basın mensupları ile paylaştı.

2023 yılında gerçekleştirdiği 30,6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında 2. sırayı alarak başarısını sürdüren kimya sektörü, İKMİB’in öncülüğünde yeni ihracat yılının rotasını oluşturdu. 2024 yılına 35 milyar dolarlık ihracat hedefiyle adım atan kimya sektörü, küresel ticaretteki yavaşlamaya rağmen katma değeri yüksek ürünlerle pazar çeşitliliğini artırmak için kolları sıvadı.

2023 yılının ilk yarısında dünyada kimya ihracatının önde gelen ülkeleri arasında küresel ihracattan aldıkları payı yüzde 10’a yakın arttırdıklarına dikkat çeken İKMİB Başkanı Adil Pelister, kimya sektörünün 16 alt sektörüyle birlikte geçtiğimiz yıl 230 ülke ve bölgeye ihracat yaparak TİM verilerine göre Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 13,8’ine kimya imzasını attığını belirtti.

Read more...

Plastik sektörü geri dönüşümde küresel güç olmayı hedefliyor

Ambalaj, beyaz eşya, otomotiv, elektronik, inşaat ve savunma sanayi için yılda 11 milyon tona yakın plastik mamul üreten Türk plastik sanayi, üretimdeki başarısını geri dönüşümle desteklemeye odaklandı. Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, atıkların bugün geçmiş dönemde olmadığı kadar ekonomik bir değeri olduğunu belirterek, tüketiciyi geri dönüşüm konusunda teşvik edecek sistemlerin kurulması gerektiğini belirtti. Atık bulmanın zor olduğunu ve gitgide zorlaşacağını ifade eden Eroğlu, “Cari açık ve çevreyi koruyabilmenin ilacı atık. Yakın gelecekte ülkeler arasında atık bulabilmek için adeta atık savaşları yaşanacak. Önümüzdeki dönemde atıklar petrolden daha değerli olacak. Farklı sektörlerden birçok marka, geri dönüştürülmüş ham maddeye ulaşmak için büyük bir rekabete girecek. Tüketiciyi teşvik edecek, geri dönüşüm sürecine dahil edecek depozito sistemine benzer çözümler sunmalıyız” dedi. 

Türkiye’nin asıl problemi kayıt dışı atık toplama sistemi

Atıklar konusunda dünyada artan hassasiyetin Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki regülasyonlarla şekilleneceğini kaydeden Eroğlu, “Avrupa Birliği 2025 yılında otomotiv, beyaz eşya, tekstil gibi sektörlerde yüzde 25-30 oranında geri dönüştürülmüş ham madde kullanımını zorunlu kılacak. Türkiye’nin geri dönüşüme kazandırabilmek adına yurt içinde atık toplamayı artırabilecek, atık yönetim sistemleri inşasının yanında AB’den atıkları alabilmesi için bundan sonra iyi bir karneye ihtiyacı olacak. Çünkü önümüzdeki 5 yılda Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) üyesi olduğu için iyi bir rapor oluşturamazsa atıkların AB’den Türkiye’ye ihraç edilmesi yasaklanacak. Atık yönetiminin iyileştirilmesi ve geri dönüşüm sürecine katkı sağlaması için depozite süreci hızlandırılmalı, teşvik ve ceza sistemi getirilmeli. Adil bir şekilde uygulanırsa bu dönüşüme çok daha hızlı bir adaptasyon sağlarız. Zannediliyor ki Avrupa'da bireysel bilinç nedeniyle atıklar ayrıştırılıyor. Hâlbuki Avrupa'da çok ciddi ceza sistemleri var. Türkiye’nin asıl problemi kayıt dışı atık toplama sistemi. İhracatta Türkiye olarak Avrupa’dan aldığımız pay oldukça az. Önce bu pazarda bir doygunluğa ulaşmalıyız. Türkiye'nin 10 yıl içinde küresel bir güç haline gelebilecek potansiyeli var. Kendi petrokimyasal ham maddelerimiz yeterli olmadığı halde plastik sektöründe Avrupa'da ikinci, dünyada altıncıyız. Plastik sektöründe bu noktaya geldiysek geri dönüşüm merkezi olma konusunda da başarıya ulaşabileceğimizi düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. 

Read more...

Ambalajda ‘daha hızlı’ ihracat dönemi

İhracatta ilk hedef olarak Avrupa’yı belirleyen Türkiye ambalaj sektörü, henüz ihtiyacının yüzde 10-15’ini karşıladığı Avrupa ülkelerine daha fazla ihracat yapmak istiyor.

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda ambalajlı ürünlere olan ilgi her geçen gün artıyor. Gıda ürünleri ambalajlar sayesinde korunuyor, Türkiye’de üretilen ürünlerin dünyanın dört bir noktasına ulaşması için de ambalaja ihtiyaç duyuluyor. Artan ambalaj ihtiyacı rakamlara da yansımış durumda, 2022 yılında 7,5 milyar dolarlık ihracata imza atan ambalaj sektörünün 2023 itibarıyla ihracatının 8 - 8,5 milyar dolar seviyesine ulaştığı tahmin ediliyor. Geçen yıl itibarıyla yaklaşık 30 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı ifade edilen ambalaj sektörünün 2030 hedefi ise 50 milyar dolar büyüklüğe ulaşmak.  

20 yılda 2 katına yükseldi

Türkiye ambalaj sektörünün bu hedeflere ulaşabilmesi için gerekli donanıma ve güce sahip olduğunu dile getiren Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Türkiye ambalaj sanayinin 2022 yılı ihracatı 7,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Katma değerli üretime odaklanarak istikrarlı büyümesini sürdüren Türkiye ambalaj sanayimiz 2023 yılının ilk 6 ayında 3,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek 1 milyar 148 milyon dolar dış ticaret fazlası vermişti. 2023 yılını 8 - 8,5 milyar dolara yakın bir ihracat rakamı ile tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Ambalaj sektörü olarak 2030 yılı ihracat hedefimiz ise 20 milyar dolar” dedi. Türkiye’de son 20 yılda ambalaj tüketiminin 2 kat arttığını, kişi başı yıllık tüketimin 325 dolara ulaştığını kaydeden Zeki Sarıbekir, “Dünya ortalaması olan 125 doların çok üzerindeyiz. Refah seviyesi ve sanayideki gelişmişliğin bir göstergesi olan kişi başı ambalaj tüketimi ülkemizde hızla artıyor. Ülkemizde kişi başı tüketimimizi 380 dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Ülkemizde 490 milyar dolarlık bir ekonomik hareketi ambalajlarla sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Sektörün hedefi Avrupa

Hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük hedefleri olan ambalaj sektörünün ihracatının yüzde 65’inin Avrupa’ya olduğunun altını çizen Zeki Sarıbekir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa sektörümüz için çok önemli bir pazar ve hemen yanı başımızda yer alıyor. 2 günde ulaşamayacağımız herhangi bir Avrupa ülkesi yok. Dünyadan birçok ülke Avrupa ülkelerine ürünlerini satmaya çalışırken, biz coğrafi konumumuz ve kaliteli ürünlerimizle Avrupa’ya çok hızlı bir şekilde varabiliyoruz. Dünyanın ulaşmaya çalıştığı Avrupa’ya daha fazla nasıl ihracat yapabiliriz diye ülke olarak daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Avrupa ile daha fazla ticaret için çalışırken, Asya - Pasifik, Amerika ve Afrika’yı da göz ardı etmemeliyiz. Ancak ambalaj pazarında henüz Avrupa’nın ihtiyacının yüzde 10-15’ini karşılayabiliyoruz. Yani bu pazarda çok daha iyi noktalara gelebiliriz. İşte bu yüzden ambalaj sektörü olarak ilk hedefimizi Avrupa olarak belirledik.”

Hızlı olmak avantaj sağlayacak

Lojistik konusunun bugün olduğu gibi gelecekte de çok önemli olacağına dikkat çeken Zeki Sarıbekir, “Şu anda ihracatımızın büyük kısmını TIR’lar aracılığıyla kara yolu üzerinden yapıyoruz. Bu noktada çeşitli sorunlar veya yavaşlamalar yaşanabiliyor. Buradaki sorunu aşmanın yolu ise demir yolundan geçiyor. Aynı zamanda nehir yolu ve deniz yolunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. İhracatta atlanmaması gereken diğer bir önemli nokta ise lojistik merkezleri. Örneğin Avusturya’nın denize kıyısı yok. Ancak deniz ticaretinden büyük pay alıyorlar. Avusturya, Hırvatistan’dan ve Slovenya’dan liman kiralıyor. Gemiler bu limanlara ürünleri getiriyor. Limana gelen ürünler trenlerle yakınlardaki konteyner bölgelerine götürülüyor. Ürünler buralardan alınarak dağıtılıyor. Türkiye olarak biz de bunu yapabiliriz. Trenlerle, gemilerle Avrupa’ya taşıdığımız ürünlerimizi, Türkiye TIR’ları, Türkiye çekicileri ile Avrupa’nın dört bir yanına dağıtabiliriz. Kaliteli ürünlerimizi ne kadar hızlı ihtiyacın olduğu bölgelere ulaştırabilirsek, o kadar avantajlı hale geliriz. Böylece sınır kapılarında bazı dönemlerde yaşanan 40-50 kilometrelik kuyrukları ve gecikmeleri de yaşamamış oluruz” diye konuştu.

ABD Türkiye’yi yatırım için çağırıyor

Ambalaj sektöründe bazı durumlarda fiyattan daha çok ürünü ne kadar hızlı teslim edileceğinin önem kazandığına vurgu yapan Zeki Sarıbekir, “Çünkü ambalaja ihtiyaç duyan firmalar, ürettiklerini aldıkları ambalaja koyarak gideceği noktaya ulaştırıyor. İşte bu yüzden Çin’den 1 ayda gelecek bir ambalaj yerine, 2 günde ambalajı ulaştırabilecek Türkiye’yi tercih ediyor. Bu konuda Avrupa ile birlikte önemli bir pazar daha var. O da ABD. Dünyanın en büyük ambalaj tüketicisi olan ABD, kendisi için daha fazla imalat yapacak ülkeler arıyor. Bu noktada iki ülke ön plana çıkıyor. Biri Hindistan, diğeri ise Türkiye. ABD, Türkiye ambalaj sektörü için büyük fırsat barındırıyor” ifadelerini kullandı.